22 Kasım 2013 Cuma

Sema Moritz-Hasret


En candan arkadaşım Ruhumu saran gece ,
Ben kime bağlanmışım .......

5 Mayıs 2013 Pazar

Ruhun Evrimi - 2


Zaman ekseninde geçen onca anlamını yitirmiş yıla inat ,ruh evrimini algılarımızın saniye bile diyemeyeceği küçük zaman dilimlerine sığdırmayı biliyor.Bu nedenle geçen zamanın aksine , hissedilen anlar sanki yıllar değil, tek bir hatıranın saniyelerle ölçülemeyen bir zaman diliminde tekrar ve tekrar yaşanması gibi.

Ruh evrilirken beden dışarda yaşanan milyarlarca hayatın ,binlerce saniye ile çarpımından oluşan fani bir algının anlayamayacağı o karmaşanın hep dışında kalır.Uyuşan parmak uçlarına kanın yavaş yavaş gidişiyle hissettiğin karıncalanma duygusunu , zamanın uyuşan algılarına yavaş yavaş nüfuz etmesiyle bu defa yüreğinde hissetmeye başlarsın.Yaşadığın her saniye ,yüreğinin yaşamak istediği hatıraların yanında hep sönük kalacaktır ve yürek karıncalanmaya başlayacaktır.

Kolunda bir saatin varsa söküp atarsın ;takvimlere değmez artık gözün ;aynalar senin için zaman ve maddenin yanılgısı arasındaki bir mücadele tablosudur.Artık ruhun evrimin en sancılı dönemine girmiş demektir.Evrimin ikinci ve en önemli aşaması.Bu evrede ya ruhunu tamamen kaybedip bedenin zamanla olan mücadelesine bir nefer olarak katılacaksın , yada zaman çizgisinin önüne geçerek artık sonsuzlukta asılı kalan bir ruhun hangi acılarla kavrulabileceğini denemiş olacaksın.

Tek bir hayat yok arkadaşım ,tek bir dünya yok.Var olan , bedene bürünmüş , ölmüş veya henüz bedene bürünmemiş sayıda ruhun ve algının ötesinde dünyası var.Gözden dökülen her gözyaşının ,yürekte biriken her isyanın , zamanda asılı kalan her pişmalığın bir dünyası ve korkuları var.

Karanlık ve gece , sen bütün aşkların kesişim kümesi olarak peydah oldun fahişe bir iblisin kordonundan beslendin , aşka ve güzele dair ne varsa paramparça edip yutmaya and içtin. Nice yiğit sevdaları , nice cesur sevenleri esaretin altında gözyaşlarına mahkum ettin bilmiyorum.Gökkuşağının altında sevdiğimizi gördüğümüz rüyalarda savaş açtık senin kainata sığmayan esaterine.Uyanmaktan vazgeçtiğimiz , nimet saydığımız rüyalarımızda.Hiç bilmediğimiz bir dilde size "gökkuşağına bak ,en az gözlerin kadar güzel" dedik anlamadınız.
Uyanınca anladık gözleriniz gözün gördüğü , hayalin sunduğu herşeyden daha da güzel.

Geceyi aydınlatırsın sen unutamayacağım gülüşünle ,
Kılıcımın en keskin yeri gözlerin , karanlığa açtığım savaşta
Hatırlarsın sen beni , ben senin en az sevdiğin
Unutamam ben seni ,sen benim en çok sevdiğim


2 Mayıs 2013 Perşembe

Hiç

Kötü oldu yazdıklarım ,
Bir ömrün en nefret edilesi cümleleri
Kaçar mı insan kendinden bile
Hiç yazamadım ben ,hiç olmadı

Olsaydı bir kez olsun görebilirdim gülüşünü
Olsaydı soğumazdı şu ölü bedenim
Zerre kadar ısıtmadı yüreğini yazdıklarım
Hiç oldu yazılanlardan bir koca hiç

Herkes sever ne var bunda değil mi
Gerçekten sever mi herkes ?
Bazıları da ağlar belki
Hiç düşer mi gözlerinden koca bir hiç ?

Kötü bile olamadı yazılanlar , çizilenler
Ya uykusuz gecelere benzedi
Ya da ölü uykusundaki gündüzlere
Bu sefer de olmadı ...

10 Mart 2013 Pazar

-March Nine-

Hiçbir 9 Marta kar yağmayacak artık,
Sevenler hiç üşümeyecek o bahar akşamında,
Kimse çıkarıp vermeyecek eldivenlerini
Kimse alıp ısıtmayacak ömrünün kalanını,

Söz kısası 9 Marta yağmur yağabilir,güneş de doğabilir
Kıyamet de kopabilir bu bahar akşamında ,
Ama kar yağmayacak ,
Mevsim değil bahar olan gözler bahar olmayacak

9 Mart ta birçok önemli olay da vardır belki
Birileri doğmuş,birileri ölmüş de olabilir
Napolyon bugün evlenmiş de olabilir
Yine sözün kısası belki biri için hepsinden mühim de olabilir.

9 Marta kar yağmayacak artık ,
Gökyüzünden kar olarak düşsede
Yüreğimizde yağmur damlasına dönüşecek,
Sevmek mevsim normallerini de değiştirecek..